13 Ocak 2016 Çarşamba

1. ve 2.Sınıf 5N1K Etkinlikler




                                  
                               KITIR

Kıtır, uyumadan önce pencerenin camından dışarı bakmış. Uçuşan kar tanelerini görmüş. Kar tanelerinin sayısı azmış. İri bir kar tanesi Kıtır’ın penceresine konmuş. Kıtır, onunla konuşmaya başlamış. Kıtır çok meraklı olduğu için sorular soruyormuş. Kar tanesi de Kıtır’ın meraklı sorularına cevap veriyormuş.
                                                                     Osman Kaplan
                                                                           (Sürpriz Kar)
Yukarıdaki parçayı okuyup anladıktan sonra aşağıdaki soruları cevaplayınız.
1.Kıtır, ne zaman dışarı bakmış?
…………………………………………………………………………………………………………………………

2.Kıtır, uyumadan önce ne yapmış?
…………………………………………………………………………………………………………………………

3.Kıtır’ın konuştuğu kar tanesi nasılmış?
……………………………………………………………………………………………………………………………

4.İri kar tanesi nereye konmuş?
……………………………………………………………………………………………………………………………

5.Meraklı sorulara kim cevap veriyor?
……………………………………………………………………………………………………………………………



               
         
               AHMET ’ İN SIRRI  (1)
           Ahmet o sabah erkenden uyandı.Elini yüzünü yıkayıp, üzerini değiştirdi.Mutfağa gitti. Annesi kahvaltı hazırlıyor babası da ona yardım ediyordu.Küçük kardeşi Ezgi de çoktan uyanmış sandalyesinde oyuncaklarıyla oynuyordu.
”Herkese günaydın!” deyip kardeşini öptükten
 sonra annesine yardım etmek istediğini söyledi. Annesinin verdiği şeyleri masaya yerleştirdi.
Masa hazırdı, kahvaltıya oturdular. Ahmet’in o kadar erken uyanmasının sebebi babasını görmekti aslında. Çünkü ona söylemek istediği çok önemli
bir şey vardı. Günlerdir bu günü bekliyordu.
Birkaç defa ağzını açıp tam söyleyecekken vazgeçti. Yemeye devam etti. Çünkü çok heyecanlanıyordu.
               
Sorular:
1-Ahmet sabah uyandığında neler yapıyor?
2-Ahmet neden erkenden uyanıyor?
3-Ahmet annesine nasıl yardım ediyor?
4-Sizce Ahmet babasına ne söyleyecek?







AHMET ’İN SIRRI (2)
     Kahvaltı nerdeyse bitiyordu.Ama Ahmet hala babasına söylemek istediği şeyi söyleyememişti. Babası işe geç kaldığını söyleyerek masadan kalktı. Ahmet babasının arkasından koşarak onu kapıda yakaladı.
      -Babacığım sana bir şey söylemek istiyorum, dedi.
     Babası:
     -Tamam oğlum ama biraz acele et.Bak işe geç kalıyorum, dedi.
     Ahmet başını öne eğdi ve söylemek istediğini hiç nefes almadan söyleyiverdi.
      -Eeeee! Şey baba.Ben hafta sonu çalışıp para kazanmak istiyorum dedi.
     Babası hiçbir şey anlamamıştı.Biraz şaşırmış biraz da kızmıştı sanki.Ama Ahmet ‘e hiçbir şey söylemedi. Sadece akşama konuşacaklarını
söyleyerek evden ayrıldı.

Sorular:
1-Babası ne söyleyerek masadan kalkıyor?   
2-Ahmet babasını nerede yakalıyor?
3-Ahmet babasına ne söylüyor?
4-Sizce Ahmet neden çalışmak istiyor?      
 


Adım-Soyadım:…………………………………


ASLAN İLE FARE

   Aslanın biri uyuyormuş. Bir fare gelip vücudunun üzerinde dolaşmaya başlamış. Aslan uyanmış, fareyi yakalamış. Ama fare başlamış yalvarmaya:
   _ Bırak beni. Gün olur, benim de sana bir iyiliğim dokunur, demiş.
   Aslan gülmüş bu söze. Gene de bırakmış fareyi.
   Aradan zaman geçmiş. Bir gün aslan, avcıların kurduğu tuzağa düşmüş. Gelmişler, onu bir ağaca sımsıkı bağlamışlar.
   Fare, aslanın inlemelerini duymuş, koşarak gelmiş. İpleri kemirip aslanı kurtarmış. Bunun üzerine de:
      _ Vaktiyle sen bana gülmüştün. Benden bir hayır beklemiyordun. Ama gördün ya, fareler de iyilik bilir. Onların da bir yardımı dokunabilir, demiş.

 Aşağıdaki 6 soruyu, okuduğunuz parçaya göre cevaplayınız. 

1.    Aslan fareye niçin kızmış?
……………………………………………………………………

2.  Aslan fareyi yakalayınca, fare ne yapmış?
……………………………………………………………………

3.  Fare aslanı nasıl kurtarmış?
…………………………………………………………………..





Adı-Soyadı:………………………                  
BİLGE İLE NESLİHAN
    Bilge ile Neslihan bahçede geziyorlardı. Bir portakal ağacı gördüler. Portakal ağacının yanına gittiler. Portakallardan olgunlaşanlar yere düşmüştü.
     Bu portakallardan Bilge, dokuz tane topladı. Neslihan altı tane topladı. Topladıkları portakalları bir sepete koydular. Eve dönüyorlardı. Yolda Selini gördüler. Portakalların beş tanesini Seline verdiler. Selin, Bilge ile Neslihana teşekkür etti.
Metni bir kere daha okuyacak mısın? Oku oku iyice anla. Sonra aşağıdaki soruları yanıtla.

1- Bilge ile Neslihan nerede geziyorlardı?
……………………………………………………………………………………………......
2- Bilge kaç portakal topladı?
………………………………………………………………………………………………….
3- Neslihan kaç portakal topladı?
………………………………………………………………………………………………….
4- Sepete kaç tane portakal koydular?
………………………………………………………………………………………………….
5- Seline kaç portakal verdiler?
………………………………………………………………………………………………….
6- Geriye kaç portakalları kaldı?
………………………………………………………………………………………………….       



           
    

ÇİLEKLİ DONDURMA
   Annesi Çetine çilekli dondurma aldı. Çetin çilekli dondurmayı çabukça yedi. Annesi ona  Dondurmayı çabuk yememelisin.  dedi. Çetin annesinin sözünü dinledi.
  Annesi çantasından temiz bir mendil çıkardı. Çetin elini, yüzünü mendille temizledi. Bir bardak da su içti. Annesine teşekkür etti. Annesi Çetinin başını okşadı

1-Annesi Çetine ne aldı?
………………………………………………………..
2-Siz neli dondurma seversiniz?
………………………………………………………….

 
                   


        DOKTOR BEY HANIM KIZIM

HASTA: Kızım doktor bey ne zaman gelir?
DOKTOR: Buyurum amca size ben yardımcı olayım.
HASTA: Kızım ben doktor beyi görmek istemiştim.
DOKTOR: Amca buyurun ben doktorum.
HASTA: Kızım ben hasta ve yaşlı bir adamım benimle dalga geçmeye utanmıyor musun? Sen beni iyice cahil belledin herhalde. Hiç kadından doktor neyin olur muymuş?
DOKTOR: ( Gülerek) Niçin olmasın amca doktorluğun kadını erkeği olmaz. Bunun için okuyan herkes doktor olabilir.
HASTA: Tamam kızım iyi diyorsun da doktor bey nerede? Ne zaman gelir?
DOKTOR:(kızarak) Amca anlatamadım galiba, burada doktor bey yok. Doktor benim.
HASTA: Tamam kızım ne bağırıyorsun? Ben hasta ve yaşlı bir adamın anladım. Anladım doktor bey sizsiniz.
DOKTOR: En azından doktorluk kısmında anlaştığımıza göre şimdi muayene geçelim. Amca nedir şikâyetiniz? Anlatır mısınız?
HASTA: Ne şikâyeti Doktor Bey Hanım Kızım. Ben doktora gelip gelinini şikâyet edecek adam değilim.
DOKTOR: Amca öyle şikâyet demedim. ( tahlillere bakar) Amca sizde şeker var. Dikkat etmeyisiniz.
HASTA: Yok doktor bey hanım kızım bende şeker ne gezer. Ben emekli bir adamım geçen ay zar zor yarım kilo şeker aldım o da bitti.
DOKTOR: Amca üstelik dizlerde kireçlenme, böbreklerde kum ve taş var.
HASTA: Oh Oh ne güzel desenize doktor bey hanım kız beton gibiyim.



Adım-Soyadım:
Etkinlik Konusu:Hikaye Tamamlıyorum
Çalışma:Aşağıda bir kısmı verilmiş hikayeyi tamamlayınız.Hikayeye uygun bir başlık bularak yazınız.Ve verilen çerçeve içine hikayeyi anlatan bir resim çiziniz.


                                                              







………………………………………….
                Küçük Serdar ninesinin dizlerinin dibinde hiç ses çıkarmadan masal dinliyordu. Gece saat 9’u geçtiği zaman masal bitmişti. Her zaman masalın aynı saate bitmesini hiç istemiyordu. Bir masal daha dinlemek uyumaktan daha iyi değil miydi? Küçük Serdar uyumamak için suratını astı ve küsüyormuş gibi yaptı.
                -Benim uykum falan yok. Ben şimdi bir masal daha dinlemek istiyorum diye söylendi.      
              Yatağa yattığı zaman, sırt üstü uzandı, Gözlerini tavana dikerek hayal kurmaya başladı.
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

 





   İKİ  İNATÇI  KEÇİ
Daracık  bir  köprüde
İki  keçi,
Biri  er, biri  dişi
Buluştu  gide  gide.
_ Geri  çekil  geçeceğim!
_ Geri  çekil  beyim!
Kavgaya  girişerek 
Keçiler  dövüştüler.
Sel  içine  düştüler.
Masallar  bize  örnek
Çünkü  aramızda  var.
Böyle  inat  çocuklar.
        Ali  Ulvi  ELÖVE
                 SORULARI  YANITLAYALIM
1. Bir  köprüde  kimler  karşılaşmışlar?

________________________________________________________________________________________
2. Nasıl  bir  köprüde  karşılaşmışlar?

_____________________________________________________________________________________
3.Keçiler  birbirlerine  ne  söylemişler?

_________________________________________________________________________________________
4.Keçiler  niçin  kavga  etmişler?

________________________________________________________________________________________-
5.Kavganın  sonunda  ne  olmuş?

_____________________________________________________________________________________
6.Bu  şiir  niçin  yazılmış?

_________________________________________________________________________________________
7.Sizin  çevrenizde  de  inatçı  insanlar  var  mı?

________________________________________________________________________________________
8.İnatçıliğı  yüzünden  zarar  gören  insanlar  tanıyor musunuz?

_______________________________________________________________________________________
9.Sizin  inatçılık  yaptığınız  oluyor  mu?

______________________________________________________________________________________
  10.İnatçılık  güzel  bir  davranış  mıdır? Niçin?

________________________________________________________________________________________
11. Bu  şiirden  nasıl  bir  ders  çıkardınız?

_________________________________________________________________________________________






DAYANIŞMA
Havalar ısınınca karınca gözlerini açtı. Yuvasından çıktı. Bahar gelmişti. Her taraf yemyeşildi.
- Biraz dolaşayım, dedi.
Yürüdü, az sonra gök gürledi. Yağmur yağmaya başladı. Ne yapacağını şaşırdı. Sular onu göle yuvarladı. Bir yaprağın üzerine düştü.
- İmdat, imdat! Diye bağırdı.
Sesini arı duydu. Koştu, karıncalara haber verdi. Karıncalar toplandılar. Kelebek ve arılardan yardım istediler. Arı ve kelebekler:
-    Severek yardım ederiz, dediler.
Gün boyu karıncayı aradılar.
Ak
şama doğru bir kelebek:
-    İşte, işte! Diye bağırdı.
Karınca, yaprağın üzerinde akıntıyla sürükleniyordu.
- Korkma seni kurtaracağız, dediler.
Arılar ve kelebekler yaprak ve ağaç dallarını ve çöpleri getirdiler. Gölün ağzına bıraktılar. Karıncalar da kum artıklarını yığdılar. Yaprağın sürüklenişini durdurdular. Bir arı da karıncayı yaprağın üzerinden aldı.
Karınca, dayanışma sayesinde ölümden kurtulmuştu.
Arkadaşlarına teşekkür etti. Bir daha onlardan habersiz bir yere gitmeyeceğini söyledi.
Aşağıdaki soruları metne göre yanıtlayın.
1.           Karınca ne zaman yuvasından çıktı?





 


2.          Karınca dolaşmaya başlayınca ne oldu?





 


3.          Karıncayı kimler kurtardı?


 






 
Kurbağa Prens
Bir zamanlar yedi güzel kızı olan bir kral varmış. Bu kızların en güzeli en küçük olanmış. Güzel günlerde sarayın yakınındaki serin gölün kıyısında altın topuyla oynamaya bayılırmış. Bir gün kız topunu havaya atmış ve beklenmedik bir şey olmuş. Top göle düşmüş! "Topum gitti!" diye ağlamış kız. "Ben senin topunu getiririm," demiş gölün kıyısındaki küçük bir kurbağa. "Ama benimle arkadaş olacağına, yemeğini paylaşacağına ve geceleri yatağına alacağına söz verirsen, " diye devam etmiş kurbağa. "Tamam " demiş kız. Ama kurbağa suya dalıp kızın topunu ona verir vermez koşarak saraya dönmüş.
Akşamleyin kral ve ailesi sofraya oturmuşlar. Tam yemeğe başlamak üzerelerken kapıdan bir vıraklama sesi gelmiş. Küçük prenses duymazdan gelmeye çalışmış. Ama kral meraklanmış. " Kim o?" diye sormuş. Prenses bunun üzerine kurbağaya verdiği sözü babasına anlatmış. " Söz sözdür kızım," demiş babası. Böylece prensesin nefret dolu bakışlarına rağmen kurbağaya sofrada yer verilmiş.
Yemekten sonra kız tek başına yatağına yönelmiş. Kurbağa masadan, " ya ben ne olacağım? " diye vıraklamış. Kral kızına, "Verilen sözlerle ilgili söylediklerimi unutma" demiş. Prenses kurbağayı yanına alıp odasına götürmüş ve bir köşeye bırakmış. " Yastığına gelmek isterim demiş," kurbağa. Prenses gözyaşları içinde kurbağayı yastığına bırakmış.
Tam o anda kurbağa yakışıklı bir prense dönüşmüş. "Korkma, " diye gülümsemiş. " Bir cadı beni kurbağa yapmıştı ve bu büyüyü ancak bir prenses bozabilirdi. Umarım arkadaş olabiliriz. Hem bak artık bir kurbağa değilim." Prens ve prenses çok geçmeden evlenmişler ve düğünlerinde tabii ki bazı yeşil dostlarını da davet etmeyi unutmamışlar

  1. Prenses kurbağaya ne söz vermiş?


  1. Prenses sözünü yerine getirmiş mi?


  1. Masalın sonunda ne olmuş?
 




         
                             Gök Kuşağı
        Hatice, pencereden yağmurun yağışını seyrediyordu. Yağmur, ne kadar güzel yağıyordu. Çatıya düşen damlalar sanki şarkı söylüyordu.
        Yağmur damlaları, ağaçların yapraklarını yıkamıştı. Her yer tertemiz olmuştu. Hava, ne güzel toprak kokuyordu.
        Daha sonra bulutlar dağılmış, gökyüzünde pırıl pırıl güneş görünmüştü. Güneşin ışıkları ağaçların ve çiçeklerin üzerine yansımıştı. Doğa çok güzel görünüyordu.
        Hatice, bu renkler karşısında çok şaşırdı. Gökyüzüne bakınca gözlerine inanamadı. Kendi kendine, “Bu güzel şey de ne? Üzerinde bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi tane renk var. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lâcivert, mor.” dedi.
        Hatice, bu renklerin ne olduğunu düşünürken bir ses duydu. Bu ses:
        -Merhaba küçük kız! Sanırım, benim kim olduğumu merak ettin. Ben gökkuşağıyım. Yağmur yağarken gökyüzünün bütün renklerini toplarım. Gökyüzünü taç gibi süslerim. Sonra güneş doğar. Güneş, beni görmenizi sağlar, dedi.
        Hatice,
        -Gök kuşağı, seni çok sevdim. Her yağmur yağdığında seni bekleyeceğim, dedi.

        Aşağıdaki soruları parçaya göre yanıtlayınız.

1.Hatice, ne yapıyordu?
………………………………………………………………………………………………………………………………

2.Yağmurdan sonra hava ne kokuyordu?
………………………………………………………………………………………………………………………………

3.Hatice, gökyüzüne bakınca ne gördü?
………………………………………………………………………………………………………………………………

4.Gök kuşağında kaç renk vardır? Bu renklerin ne olduğunu yazınız.
………………………………………………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………………………………………………

7.Hatice gök kuşağına ne söyledi?
………………………………………………………………………………………………………………………………




Adı-Soyadı:………………………….  
PASTA
    Emre ve arkadaşları bahçede oynuyorlardı. Annesi Emreyi çağırdı. Bahçede kaç arkadaşın var? dedi. Emre beş arkadaşının olduğunu söyledi.
     Annesi, Emreye bir tabak pasta verdi. Al bu tabağı, her arkadaşına iki dilim pasta ver. dedi. Emre pastaları aldı. Her arkadaşına iki dilim pasta verdi. Üç dilim pasta da kendine kaldı. Boş tabağı annesine verdi. Emre ve arkadaşları pastaları yediler. Emrenin annesine teşekkür ettiler.
Yukarıdaki metni bir kere daha oku, sonra aşağıdaki soruları yanıtla.
1- Emreyi kim çağırdı?
………………………………………………………………..
2- Emrenin kaç arkadaşı var?
………………………………………………………………..
3- Emre arkadaşlarına kaçar dilim pasta verdi?
………………………………………………………………..
4- Emre beş arkadaşına toplam kaç dilim pasta verdi? ………………………………………………………
5- Emreye kaç dilim pasta kaldı?
………………………………………………………………..



…………………..  İLE …………………..
        Küçük bir çocuk, bütün harçlığı verip çiçekçiden köklü bir çiçek almış. Mendilini ıslatıp çiçeği onun içinekoymuş. Koşup evlerinin bahçesine gelmiş. Toprağı kabartmış, çiçeği dikmiş ve su vermiş.   
        Bütün gece çiçekli düşler görmüş çocuk. Uyanır uyanmaz bakmış ki çiçeğin yaprakları kuruyup dökülmüş. Yeniden kabartmış çiçeğin toprağını yeniden sulanmış çiçeği. Fakat çiçekte hiçbir canlanma olmamış.
        Çocuk, bu işlemleri günlerce sürdürmüş. Ne çiçek burnunu çıkarmış topraktan, ne de çocuk usanmış ona bakmaktan.
       Bir sabah çocuk, onu sulamaya indiğinde çiçek kıpkırmızı burnunu çıkartıp ona gülümsemiş, “Günaydın!” demiş.
                                                                              Çetin ÖNER
                                                               Mavi Kuşu Gören Var mı?
        Yukarıdaki metnin başlığı yazılırken unutulmuş. Unutulan bu sözcükler sizce ne olabilir? Tahmininizi aşağıya yazınız.
                                  ………………   İLE   …………………
Aşağıdaki soruları yukarıdaki metine bakarak cevaplayınız.
1.    Çocuk çiçekçiden nasıl bir çiçek almış?
…………………………………………………………………………..
2.  Çiçeği nereye dikmiş?
…………………………………………………………………………..
3.  Çocuk uyanır uyanmaz çiçeği nasıl görmüş?
  ………………………………………………………………………….
4.Bir sabah çocuk çiçeği sulamaya indiğinde çiçek, çocuğa ne   demiş?
………………………………………………………………………………
5.Sizce çocuk hangi özelliğiyle çiçeği yeşertmeyi başardı?
……………………………………………………………………………..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder